İstanbul Tuzla ve Kocaeli Dilovası’ndaki tesislerinde 51 bin metrekare kapalı üretim tesisine sahip olan Friterm, 2018 yılını gayelerinin üzerinde tamamladı. 32 milyon euro ciro ile yaklaşık yüzde 15 büyüme sağladıklarını vurgulayan Friterm Yurtiçi İş Geliştirme Müdürü Hayati Can, Bu yıl da birebir büyüme trendini sürdüreceklerini tabir etti.
Can, “Büyümemiz esasen yurtdışı pazarda sürüyor. İleri mühendislik uygulamaları ile özgün projelere daha fazla ortak oluyoruz. 2018 yılında güç alanına sunduğumuz kuru soğutucularımız, Eurovent sertifikalı hale geldi. Bu yıl içinde kondenserlerimizde de tıpkı belgelendirmenin tamamlanmasını hedefliyoruz” dedi.
2018 yılı içinde üretim kapasitesinin yaklaşık yarısını yurtdışı pazar için kullandıklarının altını çizen Hayati Can, ihraç ettikleri eserler ortasında klima dalına verilen ısıtıcı soğutucu bataryalar başta olmak üzere, endüstriyel soğutma için evaporatör, kondenser ve glikol soğutucular ile güç dalına sundukları kuru soğutucuların birinci sıralarda yer aldığını kaydetti. Şu anda yükle Avrupa, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Uzakdoğu Asya ülkelerine eser gönderdiklerini vurgulayan Can, bu yıl da ihracatta büyüyerek, yurtdışı pazar hisselerinin yaklaşık yüzde 58 olmasını beklediklerini tabir etti.
“2018 yılı içinde, ısı borulu sistemlere tartı verdik”
Firterm’in Ar-Ge çalışmalarından da bahseden Hayati Can, “Ar-Ge bütçe gerçekleşmesi yüzde 4 mertebesinde oldu. Bu yıl ise kelam konusu sayısı yüzde 5’e çıkarmayı hedefliyoruz. 2018 yılı içinde ısı borulu sistemler üzerine yüklü bir çalışmamız oldu. Bu alandaki yazılım eksiğini tamamladık ve bu yılın başında bölüm temsilcilerine eğitimini verdik” açıklamasını yaptı.
Ayrıca CO2 ve NH3 amonyaklı eserlere yönelik yazılım geliştirme ve aksesuar geliştirme çalışmalarının bulunduğuna dikkat çeken Can, şunları kaydetti: “Yağ soğutucu alanında ve yeni ortaya çıkan soğutucu akışkanların hesaplamalarını tamamladık. Bunlar artık yazılımlarımızda yüklü ve seçimlerde daha hassas seçim yapılabilmesi sağlandı. İç pazarda bir daralma hakim. İç pazar müşterilerimizin büyük çoğunluğu, yurtdışı pazardaki etkin firmalar. Politik ve askeri risklerin bu kadar arttığı, iç politik rekabetin bu kadar yükseldiği bir periyot, inanç erozyonuna sebep oluyor.”
